Günümüzde anne ve babaların çocuklarına, kendilerinden daha iyi yaşam koşulları hazırlayabilme çabası içindedir. Bu çabanın bir sonucu olarak, onların eğitimi, beslenmeleri, kıyafetleri ve eğlenmeleri için daha fazla harcama yapmaktadırlar. Bütün bunların bir sonucu olarak da ailesi ile birlikte olan çocuklara yönelik aktivitelere her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu faaliyetlerin en önemlilerinden biri de çocuk gezileridir.
Gezinin amacı bir bölgeyi, bir olayı ya da bir varlığı, bir amaç ve plan çerçevesinde görmek ve yaşamaktır. Çocukların güzel ve eğlenceli vakit geçirerek öğrenmeleri, öğrenmedeki hedeflere ulaşmaktaki en başarılı yöntemdir. Çok gezen mi bilir, yoksa çok okuyan mı? Sorusunun cevabı elbette ikisi de önemli, burada her ikisinin de öğrenme sürecinde birbirini zincir gibi tamamladığı ve zenginleştirdiği bilinerek gezi programları yapılmalıdır. Böylesi bir yaklaşım çocuklarda ezberden çok, yaşayarak öğrenmeyi hedefleyen bir aktive olmalıdır.
Günümüzde her şeyin sanal ortama taşındığı bir dünyada; nesnelere dokunarak, doğal ortamında görerek öğrenmenin ve keşfetmenin, öğreneni ayrıcalıklı bir öğrenme konumuna getirdiği bir gerçektir. İşte bu nedenle tüm geziler sıradan bir etkinlikten eğlenceli bir keşfe dönüştürülmüş olur. Örneğin; Hayvanat bahçesinde canlıları yakından görmeden, tiyatroya gitmeden, Anıtkabir’i ziyaret etmeden Atatürk’ün hayatını daha kolay kavraması, Topkapı Saray’ını görmeden Osmanlı’nın ihtişamını görmeden, sadece kitaplardan öğrenerek anlayabilmenin kolay olmadığı düşünülmelidir. Ayrıca tüm bu sosyal paylaşımları, okul dışında farklı ortamlarda yaşamış olmaları çocukların psikolojik gelişimlerine de olumlu katkılar sağlamaktadır. İçinde yaşadıkları dünyayı daha iyi tanımaları kolaylaşır ve tüm bu geziler sayesinde, kulaktan dolma edindikleri bilgileri daha iyi kavrayabilmeleri sağlanmış olur.
Müzeler
Çocukların eğitiminde müze ve sanat galerileri okul dışı eğitim ortamı olarak kullanılabilecek mekânların başında gelmektedir. Eğitim ortamı olarak müzeler çocuklara farklı öğrenme ortamları sunar. Müze ortamı çocuklara alternatif öğrenme yolları ile tanışma, gerçek nesnelerle aktif bir şekilde çalışma olanağı sağlar. Çocukların gözlem, mantık, yaratıcılık, hayal gücü ve beğeni duygusunun oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunur. Müzelerde çocuklara ait olduğu kültürü öğrenir, farklı kültürleri tanırlar. Kültürel değerlerine sahip çıkma ve koruma bilinci edinirler. Müzeler çocukları geçmişle tanıştırır ve geçmişle günümüzü karşılaştırma olanağı verir. Aynı zamanda gelişimin ve değişimin kaçınılmaz olduğunu, geleceğin de bugünden farklı olacağını gösterir. Çocuklara tarihsel olaylar ve dönemlerin yaşam nesneleri ile ilişki kurma olanağı sağlar. Müzelerin böylelikle çocuklarda tarih bilincinin gelişmesine de yardımcı olacağı ifade edilmektedir. Ayrıca; müzelerde yer alan tarihî eserlerin korunması için müzeyi gezen ziyaretçilerin de uymak zorunda olduğu bazı kurallar vardır ve bu kuralları çocuklarınıza güzel bir şekilde ifade ederek onların bu konuda ki davranışlarını gözlemlemek bize dikkatleri üzerine bilgi sağlar. Bu kurallar şöyle özetlenebilir:
Doğa ile temas halinde olmanın çocuk gelişimindeki faydaları sadece bilişsel alanda sınırlı kalmıyor. Çocukların fiziksel olarak daha aktif oldukları, beslenme konusunda daha bilinçli hareket ettikleri ve akran ilişkilerinde daha saygılı oldukları da araştırmaların bulguları arasında. Tarım faaliyetlerine katılıp, kendi yetiştirdikleri ürünlerle beslenen çocuklar hayatları boyunca daha sağlıklı beslenme eğilimleri gösteriyor. Obezitenin kontrolsüz bir şekilde artmakta olduğu günümüz dünyasında doğanın önemi daha da öne çıkıyor. Ayrıca doğa uyku sorunlarına da iyi geliyor. Çocukların piknik dönüşü araçta uyuyakalmaları bunun en iyi göstergesi olabilir. Bir araştırmaya göre, evleri doğaya yakın çocukların kaygı ve depresyon yaşama ihtimali diğerlerine göre çok daha az. Doğada, sınırları genişletilmiş özgür oyun oynama fırsatı bulan çocuklar daha mutlu, daha zeki, daha sosyal ve daha sağlıklı oluyor. Doğa aynı zamanda çocukta öz disiplinin gelişmesini sağlıyor.
Doğanın öneminin farkında bireyler olarak çocuklarımızı bu kritik çevreden mahrum bırakmamak için bazı önlemler almamız gerekir. Şehir ve betonla çevrili yaşantılarımızda doğayı çocuklarımızın hayatına sokabilmek için yapılabileceğimiz birkaç şey var:
Araştırmalara göre okul ortamı dışında sunulan alan gezileri etkinliklerinin zengin öğretim kaynakları olmasının yanı sıra öğrenmeyi daha verimli ve kalıcı hale getirmektedir. Bunun yanısıra okul dışı alanlarda yapılan alan gezilerinin okuldaki eğitimi etkinliklerini pekiştirdiği de ortaya koyulmuştur. Çocukların bütün duyularına hitap
eden bir ortamda öğrenmeleri ve hatırlamaları daha fazla olmaktadır. Alan gezileri ve gözlem uygulamalarında, olay ve varlıkların özelliklerinin gerçek ortamlarında incelenmesi ve doğrudan bilgi edinilmesi mümkün olur. Böylece çocukların gözlem ve deney yetenekleri gelişir, farklı ortamlarda gerçekleşen olaylara ve durumlara karşı daha duyarlı olurlar.
Çocuklara yönelik eğlenme aktivitelerinin başlıcalar şunlardır:
Sportif eğlence faaliyetleri
1)Su oyunları
2)Kara oyunları
3)Kültürel eğlence faaliyetleri
4)Eğlence parkları
Diğer eğlence mekânlarına yapılan geziler
5)Çocuk partileri
Yukarıdaki faaliyetlerden amacımıza en uygun olan veya olanların seçilerek çocukların güzel vakit geçirmeleri için buralara geziler düzenlenebilir. Bu tercihlerde çevre koşulları da önemli bir ölçüttür. Bütün alternatiflerin bir arada olması her zaman mümkün olmayabilir. Çevre koşulları dikkate alınarak daha fazla eğlence aktiviteleri üretilebilir.